Okulların açılması tatilden jöle kıvamına gelen ev halkında âdeta buzlu su etkisi yaratmış durumda. Erkenden geveze alarmın sesi ile kalkıp , kahvaltıyı hazırlayıp , çocukları yataktan kazıma metoduyla uyandırmak da monotonlaşan tatil hayatıma farklı bir renk kattı doğrusu. Hava aydınlanmadan uyanmanın gün içerisinde bön bön bakma gibi yan etkiler yarattığını unutmuşum ne yazık ki. Ama okulun ilk günü şıp diye hatırladım Allah'tan.
Çoluk çocuk okullarına gönderildikten sonra sıra benim okuluma geliyor haliyle. Tam evden çıkmak üzereyim ki telefonumu almayı unutmuşum, hop geri dön. Sokağın başına kadar geldikten sonra ütü fişte miydi acaba korkusu sarar inceden, hop bir daha geri dön. Sabah saatler neden 60 dk. ,keşke 90 dk. olsaydı diye hayıflanan bir tek ben değilimdir sanırsam.
Okulumda bambaşka bir dünyadayım sanki. Arkadaşlarım, öğrencilerim, telaşlarım. Zaman su gibi akıp gidiyor. Ama son zil çaldığında öğretmen şapkamı çıkartıyor, anne şapkamı takıyorum . Bambaşka bir hale bürünüyorum işte o an. Kitaplar kaplansın, pantolon paçaları ayarlansın, beslenme hazırlansın, ben neredeyim, kimim... 1 ay öncesine ışınlanmak istiyorum pilim alarm verdiğinde.
Hayat bir koşturma. Koşturmadan şikayet etmek de alışılagelmiş bir durum. Ancak büyüdükçe anladım ki koşturmalar hayatın temel taşları. Yaşam ateşini körükleyen, insanı üretmeye sevk eden telaşlar olmasa hayat ne kadar sıradan olurdu.
Sabah erkenden kalkmamı sağlayan, işten eve koşarak gelmeme sebep olan telaşlarıma şükürler olsun.
Pozitif bakış açınızı, hayatı yakalamaya çalışmanızı seviyorum ve emin olun (benim gibi) okuyanlara da iyi geliyor. Ben pek telaşeleri sevmesem de bakış açınız hoşuma gitti. Sevgiler...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Banu. Beni çok mutlu ettin. Hayatın elbette zorlu virajları da var ama gülümseyerek başlanılan her iş gülümseyerek devam ediyor bence. Nice mutlu paylaşımlara inşallah :)))
Sil