BAHAR ŞİİRİ

        Orhan Veli'ye eve ekmekle tuz götürmeyi unutturan, evkaftaki memuriyetinden istifa ettiren, Ataol Behramoğlu'nu "Bir kuşu dilinden hiç öpmedim. Belki bir gün öpebilirim" diye düşündürten, Turgut Uyar'ı  avuçlarında iki tel kumral saçı hayal ettiren bahar tüm neşesiyle, hınzırlığıyla vardı geldi kapımıza. Kafamı ne yana çevirsem kışın beklemekten sıkılmış çiçekler ve minik minik yapraklarla karşılaşıyorum. Kumrular geçiyor sonra yanımdan ürkek adımlarıyla. 



              Baharın bana göre en güzel habercisi ise, masmavi gökyüzünün koynundaki dingin denizdir. Saatlerce denizin kıyısında oturup mavilikleri izlerken, içinde kaybolabilirim. Gerçi epey ılıman geçirilen kıştan sonra bahar pek sıcaklık farkı yaratmadı ama yine de cemreler düşmeden tabiat ana uykusundan uyanmıyor. Gerçi daha önümüzde Hıdrellez var. Ondan sonra gelsin tiril tiril giyinip kuşanmalar, uçurtmalar, kirazlar...

 

            Bahar demek şiir demek bir yandan. İnsanı maviliklerle yeşillikler arasında hayallere uçuran bu havalarda şair olası geliyor insanın. Derken bir his dürtüyor sonradan beni. Yeni lise geçiş sistemi, sınavlar, faturalar, telaşlar, alerji atakları aklıma geliyor.  Bu bahar üstesinden gelinecek problemeler listem bir film fragmanı şeklinde zihnimde canlanıyor. Ben blogumda düz yazı ile mutluyum, şairlik benim neyime canım. 


Yorumlar