TERSİNE DÜNYA

                 Bir düşünün , akşam işten eve geliyorsunuz, hemen kıyafetlerinizi değiştirip sofraya oturuyorsunuz.Gömlekleriniz, etekleriniz, pantolonlarınız herşeyiniz ütülenmiş ve gardıroptaki yerini almış.  Sofra kurulmuş, ev derli toplu, çocuklar ödevlerini bitirmiş. Kocanız sizin için en güzel yemekleri yapmış. Hem de işten çabucak gelip , siz eve gelene kadar bütün işleri yetiştirmiş.                                                                                                       Yemekten sonra yarım ağız bir eline sağlık diyorsunuz ve    televizyonun başına geçiyorsunuz. Haberleri izleme bahanesiyle sofrayı toplama işinden bu gece de kaytarıyorsunuz. Az sonra da  sevdiğiniz dizi başlayacak zaten. Kocanız maçı mutfakta izleyiversin , nasılsa çocuklar için kurabiye falan yapacaktı. Hem bu arada size çay-kahve falan da yapabilir.
 Derken çocukların yatma vakti gelmiş, erkek olan o onun görevi çocukları yatırmak.  Dizinin  en heyecanlı yerinde kalkmak olmaz. Maçın tekrarını kocanız internetten izleyiversin. 
Çocuklar yattıktan sonra size ne kadar yorulduğunu, gün boyu iş yerinde akşamda evde yıprandığını , en azından karısı olarak ona birazcık destek olmanızı istiyor. Çalışan bir baba olmanın onu ne kadar yorduğunu falan söylüyor. Yine başladın dır dır etmeye diyorsunuz. Gün boyu işte kafanızı o kadar yorduktan sonra evde de kocanızın memnuniyetsizliğinden bıkıp usanıyorsunuz.  Erkek milleti işte deyip sinirlenmemeye çalışıyorsunuz...


Şaşırtıcı değil mi. Hatta imkansız.Kadın olarak da elbette böyle bir tavrı  onaylamak vicdansızlık olur. Ama bu vicdansızlığa her gün milyonlarca kadın maruz kalıyor. Çalışma hayatında olmak kadına ekonomik özgürlüğünü kazandırıyor. Ancak eşleri tarafından bir çok çalışan kadın hala mutfak robotu, ütü, çamaşır makinesi muamelesi görüyor. Mesele erkek-kadın meselesi değil. Biz kadınlar severek hazırlıyoruz o güzelim sofraları, titizlikle yapıyoruz o jilet gibi ütüleri. Mesele kadın ya da erkek olmaktan önce insan olduğumuzu unutmamakta.

Yorumlar