SINAV KAYGISI VE AİLENİN TUTUMU

SINAV KAYGISI VE AİLENİN TUTUMU
Günümüz şartlarında çocuklar, iyi bir gelecek için, sürekli sınavlara girme, başarılı olma telaşı içerisindedir. Hayatını etkileyebilecek olan bu sınavlar, ergenlik dönemi ile çakışıyor olması ise gençler için bir dezavantajdır. Ergenlik dönemi içerisinde genç, fiziksel olduğu kadar duygusal ve bilişsel bir gelişim içine girer ve bu durum gençte bir takım çatışmaların oluşmasına yol açar. Her insanın birincil sosyal ihtiyacı kendisi ifade etmek ve kanıtlamaktır. Bu dönemde genç, bu çaba içerisinde kendisi için zararlı olabilecek alışkanlıklar ve gruplar içerisine girebilir. Bu duruma yol açan en önemli etken; gencin üzerinde hissettiği sınav, aile ve okul baskısıdır. Sürekli yaşanın üzerinde sorumluluklar yüklenen genç sınav kaygısı yaşamaktadır. Sınav kaygısında en önemli etken, öğrencinin kendine güvenmemesidir.
 Ergenlik dönemi ile birlikte aile içi huzursuzluklar da gencin başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Ailenin gençten örnek bir insan olmasını isteme çabası gencin aileden uzaklaşmasına ve grup arkadaşlıklarına daha fazla ağırlık vermesine yol açar. Alkol, sigara, uyuşturucu gibi maddelere bağımlılık ergenlik dönemi ile birlikte başlar. Okul ve aileden baskı gören genç kendisini olduğu gibi kabul eden, eleştirmeyen çevrelere yönelebilir. Gence ailenin gerekli rehberliği yapmaması durumunda genç depresyona girebilir ya da kendini arkadaş çevresine ispat etmek için alkol, sigara, uyuşturucu gibi maddeleri kullanmaya başlayabilir. Aile gence rehberlik etmelidir yani yol göstermelidir. Yanlış iletişim yöntemleri kullanan aile ve genç arasında derin uçurumlar olabilir. Bu dönemde gencin çevresinden beklediği en önemli davranış kendisinin olduğu gibi kabul edilmesidir.
  Aile, öğrencinin sınavlarda başarılı olması için gerekli koşulları hazırlamalıdır. Ancak sürekli olarak “senin için o kadar masraf yaptık, kazanamazsan paralar çöpe gidecek” tarzında mesajlar vermemelidir. Böyle bir yaklaşım sınav kaygısını tetikler.
  Aile, sınavlara hazırlanan genci başkaları ile kıyaslamamalıdır. “Kuzenin Anadolu Lisesini kazandı, senin ne eksiğin var” tarzındaki yaklaşımda gencin kendisini yetersiz hissetmesine yol açar.
  Aile, genci sürekli olarak olumsuz yönde eleştirmemelidir. “Çok sinirli oldun bu günlerde, üstelik dağınık ve vurdum duymazsın” tarzındaki yaklaşımda öğrencinin kendine olan güvenini azaltabilir. Kendisini beceriksiz ve işi yaramaz görebilir. Bu dönemde gençler kendilerine yakıştırılan kimliklerin çabuk tesirinde kalır.
 Aile gencin ders çalışma sistemine yargılayıcı şekilde müdahale etmemelidir. “Çok az ders çalışıyorsun, herkes kazanacak sen kazanamayacaksın” tarzındaki bir yaklaşım öğrencinin ders çalışmasını zorlaştıracaktır. Öğrencinin ders çalışma ile ilgili problemleri varsa bu durum sınıf öğretmeni ve rehber öğretmenle görüşülmelidir.
  Sınavlara hazırlanırken öğrenciler daha sinirli ve kaprisli olabilirler. Aile bu durumda hemen yargılamamalıdır. Tartışma anında genç çok kırıcı olabilir. Aile bu tip durumlarda daha olumlu bir iletişim tutumu sergilemelidir.
  Gençler sınavlarda kendi gelecekleri için başarılı olmayı hedeflemeliler. “Ailem ne der?” tarzındaki düşünce sistemi gencin sırtındaki yükü daha da ağırlaştırır. Ailelerin çocukları için kaygılanmaları çok doğaldır. Ancak bu kaygılarını gence yansıttıklarında, genç daha fazla kaygı yaşar ve kendisinden çok ailesini düşünür.
 Ev ortamının huzurlu ve sakin olması da ders çalışmayı kolaylaştırıcı bir tutumdur. Anne ve babaların aralarında çıkabilecek tartışmalar çocuğun yanında yaşanmamalıdır. Kendini evde huzurlu hissetmeyen genç, ders çalışmak istemeyebilir, depresyona girebilir ya da zararlı bir takım alışkanlıklar kazanabilir.

Esra ATEŞ AKIN
Rehber Öğretmen

Yorumlar