YEŞİLMİŞİK SAZMIŞIK

             
        Trabzon Sera Gölü'ne bayram tatilinde biraz da bir tesadüf sonucu ziyaret ettik. Yolumuzu Trabzon'a doğru çevirmiş gidiyorduk ki Akçaabat trafiğinde öfke nöbetleri geçirmek üzereyken yol kenarında sağ tarafa doğru bir tabelayla rotamızı değiştirdik. Uzungöl'ü çocukluğumdan bu yana bilirdim, zaman zaman da giderdik ama Sera Gölü ile ilk defa yolumuz buluşuyordu. Son yıllarda Uzungöl'ün insan eliyle uğradığı tahribat  bilinen bir gerçek. Sera gölü'nün de aynı durumda olduğu önyargısı vardı bende açıkçası. Ancak  böyle bir yeşil cennetin içine düşeceğimi nereden bilebilirdim ki?





                 Sera Gölü 1950 yılında heyelan sonucu kopan büyük kayaçların vadi  tabanını tıkaması sonucu oluşmuş. Göl 18 günde son halini almış ve çevredekiler bu oluşuma tanıklık etmiş. Tabii bölge insanı için büyük sıkıntılar, kayıplar da yaşanmış gölün oluşum tarihinde.


                  Ulaşımı ise çok kolay. Şehir merkezine 10 km uzaklıkta olan gölde çocuk oyun alanları, deniz bisikleti ile gezme fırsatı da mevcut. İki restoran, bir de çay bahçesi var tesisi olarak. Umarım sayıları artmaz. İnsan elinin değdiği her şey rengini ve dokusunu kaybetmeye mahkum çünkü. Gölün tepelerine kondurulan büyük büyük binalar da dikkatten kaçmıyor tabii. Çocukluğumuzda kaldı yani yeşil bir göl kenarında, sakin bir köyün yerleştiği huzurlu manzaralar. Tabiat ana bizleri aç gözlülüğümüzle sınıyor." Tamam yeter bu kadar " demeyi beceremeyen nefislerimiz sayesinde ağaçsız , yeşilsiz kaldık. Hele ki Doğu Karadeniz'in heyelan problemininin en büyük sebebi insanoğluinsan işte.

             Yine coştum, koptum. Yeşil kalın, yeşil bakın dostlar. Yeni Türkü'de geliyor. Yeşilmişik...

             

Yorumlar