ÇOK ACIMASIZSIN LA FONTAINE


           Bunca yıldır Ağustos böceği ile Karınca hikayesindeki Karınca'yı görünürde alkışlasam da içten içe kendisine gizli bir gıcıklık duymuşumdur. Hikayeyi oldum olası pek sevmemiş ve fazla didaktik bulmuşumdur hep. Benim gözümde Karınca karakterinin yazılı kağıdını bütün organlarıyla canhıraş korumaya çalışan gıcık sıra arkadaşından hiç bir farkı yoktur. 
         Ağustos Böceği ise ne yapsın garibim yazın saz çalmış, milleti coşturmuş, eğlendirmiş. Hikayedeki Karınca bana göre sosyal çevre edinemeyip , sevimsizliği ile dışlanmış çalışkanlığı ile kabul görmeye çalışan ezik bir karakterdir.  Ağustos Böceği'nin popülerliği ve yeteneğini koca bir yaz boyunca kıskanmış ve negatif enerji göndererek Kosmos çarpsın seni Cırcır böcüğü demiştir. 
           Sonuç, kıskanç Karınca'nın ahı tutmuş ve bizim müzisyen yardım istemeye gitmiş. Aman ne doluymuş kıskanç Karınca. Yok burası hayrat mı?, Haydi başka kapıya gibi lüzumsuz ve kırıcı kelimelerle Ağustos Böceği'ni donmaya mahkum etmiştir.
            Şimdi kağıt bende kalem bende(klavye) Karınca Efendi.
1. Ağustos ayı yılda bir kez gelir. Son sardunyaların, son yazın kokusunu içine çekmeden, hayatı sevdiklerinle paylaşmadıktan sonra evdeki erzağı boş duvarı bakıp yersin anca. 
2. Senden daha popüler ve yetenekli insanlara  gudubetlik yapacağına sponsorluk yapsaydın benim sinirimi bu kadar bozmayacaktın.
3. Kapıya gelen boş gönderilmez düsturuyla büyütülmüş bir nesile böyle alay konusu olursun işte.
4. Bir de bu kadar yemeye içmeye düşme. Maşallah o kadar yemeye tığ gibisin ama dikkat et ileriki yaşlarda çıkmasın sonra.

         İşin esprisi bir yana, çalışkanlığı övme adına bu ve bunun gibi bir sürü mesajlar veriyoruz çocuklarımıza. Sınavlarda en başarılı sen ol, sınıfta en çok sen parmak kaldır, en çok testi sen çöz. Hepimizin ister istemez yaptığı yanlışlar işte bunlar. Çünkü hepimiz bir Karınca'ya muhtaç olma korkusu ile yetiştirildik. Çalışkanlık güzel şey, ama bir yetenek değildir. Yetenek, sosyal olmak, enstrüman çalmak, resim yapmak, hayata karışmaktır. Lütfen hayata çocuklarımızla birlikte karışalım. Hem çalalım hem söyleyelim , hem de öğrenelim. Ve La Fontaine kadar acımasız olmayalım.
          
       

Yorumlar